Playlist

27 Eylül 2016 Salı

ATMOSFERDEKİ ASİDİTE SEVİYESİ SANAYİLEŞME ÖNCESİ DÖNEMLERE İNDİRGENDİ

(Buz, Grönland ve Antarktika delindi ve ölçümlere hazırlandığı yer olan ülkesindeki laboratuara taşındı.
Kaynak: Paul Vallelonga, NBI)
Yeni araştırmalar gösteriyor ki atmosferdeki insanlara ait asit kirlenmesi şimdilerde neredeyse 1930’larda sanayileşme ile başlayan kirlenmeden önceki seviyelere döndü. Sonuçlar Grönland buz tabakası ile ilgili yapılan çalışmalardan çıktı ve bilim dergisi Environmental Science and Technology’de yayımlandı.

Grönland buz tabakası geçmişteki iklim ve atmosferik bileşimin özgün bir arşividir.  Grönland buz tabakası yağan ve asla erimeyen kardan oluşur, fakat yıllar sonra aynı kalmaktan ziyade yavaş yavaş sıkışarak buza dönüşür. Araştırmacılar  kilometrelerce kalınlıktaki buz tabakaları boyunca bize geçmişteki iklim değişikliğini ve sera gazlarının konsantrasyonunu ve atmosferdeki kirleticiler hakkında bilgi veren buz çekirdeğini delerek her bir yıllık tabakayı analiz edebilmektedirler.

Atmosferdeki asit, dev volkanik patlamalardan ve endüstriden kaynaklı insan-yapımı emisyonlardan gelebilir. Buz çekirdeğinin üzerindeki iletkenliği ölçen bir alet yardımıyla buzdaki asidite kolayca ölçülebilir. Eğer ki yüksek düzeyde bir asidite varsa, ölçüm sonuçlanır ve 125,000 yıl önceki buzullararası devre kadar iklimin tüm geçmişi saptanabilir. Ancak son 100 yıl için atmosferik asiditeyi ölçmek isterseniz bu işlem, en üstteki 60 metrede bulunan ve henüz sert buza dönüşmediğinden daha gözenekli yapıda olan yıllık tabakalar için daha zordur.

YILDAN YILA KİRLİLİK ÖLÇÜMLERİ

Fakat son 100 yıl, sanayileşmeden, taşıt kullanımlarından ve insanların enerji tüketiminden dolayı atmosfere çok büyük miktarda kirlilik verilen bir periyot olduğu için iklim araştırmacıları için oldukça ilgi çekicidir.
“Biz bir spektrometre kullanarak buzun asiditesini doğrudan ölçebilen yeni bir metod geliştirdik. Buz çekirdeğinin uzunlukları boyunca kesilen bir buzdan değneğimiz var. Bu buz çekirdeği yavaşça eriyor ve eriyen-su birçok kimyasal ölçüm aldıkları laboratuara ulaştırılıyor. Bu yeni metodumuzla asiditeyi de – bir başka deyişle pH değerini de- ölçebiliyorsunuz ve bu bir pH boyarmaddesi eklendikten sonra suda renk değişimleri olduğunda gözleniyor. Yıldan yıla olan dalgalanmaları doğrudan görebiliyoruz.” diye açıkladı Kopenhag Üniversitesi, Niels Bohr Enstitüsü’ndeki Buz ve İklim  Merkezi’nde post-doktor olan Helle Astrid Kjær.

Yıllardır buzun gözenekli-yıllık tabakalarındaki asiditeyi ölçme problemini çözmek için araştırmalar gerçekleşti ve günümüzde Niels Bohr Enstitüsü’nden bilim insanları başardı. Metod, “Devamlı Akış Analizi” metodudur ve İsviçre’de icat edilmiştir, fakat asitliği de ölçebilmesi için Helle Astrid Kjær bu sistemin gelişimine öncülük etmiştir.

DOĞAL ve İNSAN-YAPIMI KAYNAKLAR ARASINDAKİ FARKLAR

Ayrıca yeni metodu kullanarak daha kesin pH sonuçları ölçebilmek için, CFA sistemi emisyonların volkanik patlamalardan ya da geniş ormanlardan mı yoksa endüstriden mi kaynaklandığını da ayırt edebiliyor. Araştırmacılar böylelikle endüstriyel kirlilik değerlendirmesinde hem volkanik patlamalar hem de orman yangınlarını filtreleyebiliyor ve sonuçlar devrim niteliğinde…  

Yeni pH metodu Yeni Zelanda, Amerika Birleşik Devletleri ve Danimarka’dan araştırma ekipleri tarafından Grönland ve Antarktika’daki buz çekirdeklerinde çoktan kullanılmaya başlandı.



Haberin orijinaline göz atmak için tıklayınız: https://www.sciencedaily.com/releases/2016/09/160924223232.htm
Türkçe Çeviri: dunyaninyesili.blogspot.com.tr
Devamını Oku »

19 Eylül 2016 Pazartesi

GÜNEŞ, RÜZGAR ve HAVADA SÜRDÜRÜLEBİLİR TEKNOLOJİ TRENDLERİ


Teknoloji yeniliğin arkasındaki güçtür. Genel olarak kurduğumuz, uyarladığımız ve işlediğimiz her şeyin amacı bu gezegendeki yaşantımızı kolaylaştırmaktır. Ulaşım olsun, mahsul yetiştirmek ya da bilgi alıp, yollamak olsun, teknoloji bir problemi çözmek ya da bir prosesi kolaylaştırmak için vardır. Bununla birlikte bu teknolojinin çevresel maliyeti büyüktür. Örneğin, bir IPhone’nun üretiminin ve kullanımının ortalama karbon ayakizi modele bağlı olarak 55-75 kg’dır.

Bununla birlikte, yeni teknolojiler ülke çapında çevresel baskıyı azaltıyor. Bu büyük şirketlerin kısmen sürdürülebilirliğe karşı pozitif bir tavır koymasıdır. Örneğin, Nike Reuse-A-Shoe (Tekrar kullan-A-Ayakkabı) kampanyasıyla geri dönüşümün büyük ölçüde mümkün olduğunu diğerlerine göstermek için harekete geçti. 1&1 gibi web barınağı şirketleri veri merkezlerinin dünya çapında en enerji tasarruflulardan biri göstererek ve her yıl atmosfere salınan CO2 miktarının 30000 tonu aşmasını önleyerek kendi yeşil çabalarını bilinir yaptı. Banka sektöründe bile, Dünya Bankası iklim değişikliğini azaltmaya yönelik 2016’da 16 milyon dolar ayırdığı gibi mali kurumlar da bu konuda paylaşımlarını yapıyorlar.

Fakat bir çok kredi de az bilinen başlangıçlar ve mucitler tarafından  yapılan yaratıcı icatlardan kaynaklanmaktadır. Bu teknolojiler karbon çıkışını azaltma, temiz enerji üretme ve su kaynaklarını kirletmeme; esas itibariyle şimdiki teknolojik gelişmelerimizin yol açtığığ zararı azaltma amacıyla işletilir.

Kanatsız rüzgar türbinleri




Rüzgar türbinleri bir süredir yenilenebilir enerjinin ana ürünlerinden biri olmuştur. Bununla birlikte, işe yaramalarının yanında, çok büyük ve inanılmaz derecede gürültülüdürler ve özellikler kuş popülasyonuna karşı pek arkadaş canlısı değildirler. Vortex Bladeless klasik türbinlerin külfetli kanatlarını geride bırakan türbin üzerinde çalışan bir firmadır. Bunun yerine, onların modelleri rüzgarın yol açtığı titreşimler yoluyla gücü kontrol altına alacaktır. Evsel ve endüstriyel kullanım için iki kanatsız model vardır ve bunlarda klasik türbinlere göre karbon ayakizi %40 daha azdır.

Hava filtrasyon kuleleri




Delhi ve Beijing gibi kötü hava kalitesinden muzdarip şehirler… Daan Roosegaarde ve Bob Ursem bunu fark etti ve 7 metre uzunlukta kirli havayı emen ve kirsiz olarak çıkaran bir filtrasyon kulesi tasarladılar. Şimdilerde Rotterdam’da bulunan kule saatte 30000 m3 havayı temizleyebiliyor.

Solar çatı kaplama




Güneş panelleri yeni bir şey değil ancak teknik lider Elon Musk bir adım ileri gidiyor. Onun güneş enerjisi şirketi, “SolarCity”, yalnızca evlerin çatılarına güneş paneli kurmayacaklarını, bunun yerine çatının kendisini güneş paneli yapacaklarını açıkladılar. Musk’ın kendisinin de dediği gibi “Çatıdaki bir modülün aksine bu bir solar çatı…” Bu teknoloji Tesla Powerwall – Musk’ın diğer girişimlerinden patentli bir teknolojisi” evlerin etkili bir şekilde tamamıyla temiz enerji üretmesine izin verecektir.



TR Çeviri: dunyaninyesili.blogspot.com.tr
Devamını Oku »

18 Eylül 2016 Pazar

RUSYA’DA BU NEHRİN RENGİ KIRMIZIYA DÖNDÜ!


Kuzey Kutup Dairesi’nin yukarısındaki sanayi şehri boyunca akan Rusya’daki Daldykan Nehri geçtiğimiz birkaç gün içinde normaldeki mavi-yeşil renginden kan kırmızısı renge dönüştü. Değişimin nedenini tanımlayan resmi bilimsel bir açıklama yok fakat iki teori ortaya atıldı.

İlki bu kırmızı rengin o bölgedeki zeminde doğal olarak meydana gelen büyük miktardaki demirden geldiğidir. İkincisi ise, kimyasal sızıntı olduğu…

Norilsk’e civar fabrikalardan kirlilik bulaşması olmuş ve ABC Haberlerine göre Rusya Çevre Bakanlığı atık borularında “Norilsk Nikel” maden ve dökme fabrikalarına ait sızıntı olabileceğini söylemiştir. Bakanlık probleme karşı alarma geçirildi ve sosyal medya paylaşımlarından dolayı müdahil edildi, fakat resmi makamlar hala kırmızı kirleticinin ana kaynağını bulmaya çalışıyor.

Bölgedeki birçok diğer fabrikanın da sahibi olan “Norilsk Nikel” tesislerinde herhangi bir sızıntı olduğu iddiasını reddetti, fakat Atlas Obscura de açıkladığı gibi her ihtimale karşı çevresel kontrollerin yapıldığını söyledi. National Geographic’e gönderilen bir açıklamada şirket nehrin durumunu etkileyen herhangi bir sızıntı teyit edemediklerini, fakat nehrin çevresini ve şirkete ait üretim alanlarını gözlemlemeye devam ettiklerini söyledi.

Yöre halkı şaşırmış değil, nehrin daha önce de kırmızıya döndüğünü gördüklerini söylediler. ABC Haberlerine göre sosyal medyada bir kişi civardaki bir fabrikadaki işçilerin “Kırmızı Deniz” ile bağlantılı bir rezervuar açtıklarını iddia etti.



Yazan: Heather Brady / 07.09.16

TR Çeviri: dunyaninyesili.blogspot.com.tr
Devamını Oku »

17 Eylül 2016 Cumartesi

YEŞİL ŞEHİR MASDAR'IN DÜNYAYA ÖĞRETECEK ÇOK ŞEYİ VAR

Aydınlatma düğmelerinin ya da su musluklarının bulunmadığı Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki yeni bir çöl şehri, enerji ve değerli kaynakların tasarrufuyla ilgili tüm dünyadaki insanlara öğretecek çok şeye sahip…

Alçak/asansörsüz ve enerji tasarruflu binaları, akıllı sayaçları, üstün toplu taşıma araçları ve yenilenebilir enerjinin geniş çaplı kullanımı ile, Abu Dhabi’deki Masdar şehrinin 2000 adet sakini tüm dünyadaki şehir plancılarına “yeşil” örnek olan bir yerde yaşamaktalar.

Masdar şehrinde hiç aydınlatma düğmesi ya da su musluğu yok. Aydınlatmayı ve suyu elektrik ve su tüketimini sırasıyla %51 ve %55 oranında azaltmak için hareket sensörleri kontrol ediyor.

Masdar dünyanın “sıfır karbon ve “sıfır atık” için dizayn edilen ilk şehri, fakat bu şehrin çevre uzmanları sanayi sonrası döneminde düşük-karbonlu bir metropol olmayı amaç haline getiren İngiliz şehri Birmingham’ın tarihinden de çok şey öğrenebilir.



Haberin orijinal haline göz atmak için tıklayınız: 
TR Çeviri: yemyesilcevre.blogspot.com.tr
Devamını Oku »

HAVA KİRLİLİĞİ ÇOCUKLARDA AKIL SAĞLIĞINI NASIL ETKİLER?


Hava kirliliğinin yetişkinlerde belli akıl sağlığı sorunlarının için bir risk faktörü oluşturduğu bilinmektedir, fakat yeni bir çalışma yüksek hava kirliliği oranları ile çocuklar ve ergenlerdeki psikiyatri sağlığı arasında bağlantı kurmaktadır.

Bu bağlantıyı araştırmak için İsveç’teki Umea Üniversitesi’nden araştırmacılar kayıt-tabanlı olarak bilinen verileri incelediler. İsveçlilere verilen tüm ilaçlar kayıt altına alınıyor ve böylece araştırmacılar Stockholm, Västra Götaland, Skåne ve Västerbotten’den olan 18 yaşının altındaki bireylerde yoğunlaşabildiler. Sonrasında İsveç Ulusal Kayıtları ile bağlantılı olarak bu verileri incelediler.

Bu bölgelerdeki sosyoekonomik sıralamadan dolayı araştırmacılar ilk olarak zenginlik ve etkin köken dahil olmak üzere sonucu etkileyebilecek faktörleri kontrol etmek zorunda kaldılar.Araştırmacılar hava kirliliği seviyelerinin ergen ve çocuk psikiyatrik tanılarını etkilediğini buldular fakat zihinsel rahatsızlıkların oranını doğrudan ölçemediler.

Üstelik, havadaki 10 µg/m3’lük bir azot dioksit  artışı ile en az bir psikiyatrik tanıya sahip olma riski artıyor.

Azot dioksit yol trafiği ve diğer fosil  yakıtların kullanımından kaynaklanan en şiddetli hava kirleticilerinden birisidir. Bu gaz sağlık ve çevre kuruluşlarını özellikle ilgilendirir, çünkü partikül madde ve asit yağmurunun oluşumunda rol oynar. Azot dioksite uzun süreli maruz kalma akciğer fonksiyonunun azalması ile ilişkilidir ve nefes alma, solunum problemleri ile sonuçlanır. Artan alerji oranları için potansiyel bir risk faktörü olarak da bilinir.


Haber kaynağı: enn.com
Haberin orijinaline göz atmak için tıklayınız: http://www.enn.com/pollution/article/49624

TR Çeviri: dunyaninyesili.blogspot.com.tr
Devamını Oku »

VIRGIN ATLANTIC: ÇELİK FABRİKALARINDAN ÇIKAN EMİSYONLAR UÇAKLARA YAKIT SAĞLAYABİLİR!


5 yıl süren araştırma ve gelişmelerden sonra, Virgin Atlantic ve temiz-teknoloji ortaklarından biri olan LanzaTech, çelik fabrikalarından çıkan atık gazlardan yapılan bir jet yakıt kaynağı geliştirdi. Şirketlere göre bu jet yakıt kaynağı hem performansı, hem de geleneksel jet yakıtıyla karşılaştırıldığında %65 karbon emisyon tasarrufuyla sonuçlanan geniş çaplı testlerden geçti.



Bu buluş tam da karbon-ağırlıklı işletmeyi azaltmaya yönelik çözüm arayan hava yolu şirketleri uzun zamandır su yosunu ve diğer biyoyakıtlarla karıştırılmış olan jet yakıtlarıyla ilgilenmeye başladığı zaman geliyor. Su yosunu yakıt karışımlarıyla denemeler yapan Hollanda nakliye şirketi KLM, parafin ve yemeklik yağ karışımları kullanarak Atlantik ötesi uçuşlar gerçekleştirdi ve hazırda bulunduğu takdirde hala bu yakıtları kaynak olarak kullanıyor. Alaska Hava Yolu Şirketi de karbon emisyonlarını azaltmak için geri dönüştürülebilir yemeklik yağları kullanmayı göz önünde bulundurdu. Bu yılın başlarında United Hava Yolu Şirketi, biyoyakıt-geleneksel karışımlarını kullanarak San Fransisco ve Los Angeles arasında gerçekleşen uçuşları başlattı. Brezilya şeker kamışı stoğundan kullanılan uçak yakıtları da bir seçenek olarak not edildi.



Fakat daha sürdürülebilir jet yakıtları geliştirme ile ilgili problem tek kelimeye indirgenebilir; ölçü. %5, 10 ya da hatta 50’lik bir karışım kulağa etkileyici geliyor. Ancak hava yolu şirketleri hala karbon-azaltan tarafta yer edinmek için çabalıyor ve uçak seyahati dünya çapında hala yükselişte…Yosun-odaklı yağlar gibi yakıtların kapasitesini genişletme ile ilgili mücadele endüstrideki dev bir şirket olan Solazyme’nin biyoyakıt odaklı olmaktan çıkıp marka adını TerraVia olarak değiştirmesinin ve günümüzde yosundan yapılan yiyecekleri karlı iş olarak görmesinin tek sebebi…



Kaynak: enn.com
Haberin orijinalini göz atmak için tıklayınız: http://www.enn.com/pollution/article/49999
TR Çeviri: yemyesil.blogspot.com
Devamını Oku »

16 Eylül 2016 Cuma

HİNDİSTAN’IN SİLİKON VADİSİ’NDE SU SAVAŞLARI NEDEN BAŞLADI?

Bangalore’da Tamil Nadu plakalı otobüslere saldırıldı /EPA
Hindistan’ın teknoloji merkezi Karnataka’daki Bangalore’da su konusunda uzun soluklu tartışmaların ardından şiddet olayları baş gösterdi. Protestocular Cauvery nehrinden gelen suyu komşuları Tamil Nadu ile paylaşmaları yönünde karar alan Supreme Mahkemesi’ne karşı öfkeliler…

Geçtiğimiz pazartesi öğlen, güney Bangalore’daki Banashankari Meydanı’nda bir okul servisi durduruldu.  

Alkollü üç adam servis aracına binip “Hangileriniz Karnataka’dan, hangileriniz Tamil Nadu’dan?” diye bağırdılar.

Yaşları 10 ve 14 arasında değişen öğrenciler sarsılmışlardı. Şehrin birçok yerinde şiddet ve kundaklama olayları yaşandığı için okulları eve erken gidebileceklerini söylemişti.

İsmini vermek istemeyen bir veli; “Neyse ki şoför durumu iyi bir şekilde idare etti. Servis aracına zorla giren adamlara herkesin Bangalore’un yerlisi olduğunu ve ailelerinin de “Cauvery ile su paylaşımı konusunda” Karnataka’yı desteklediğini söyledi.
  
Akşamüstünden itibaren, Bangalore semaları kara dumanlarla kaplanmıştı. Bazı otobüsler yalnızca sahibi Tamil olan bir seyahat acentasına ait olduğu için protestocular tarafından ateşe verildi.

Hindistan gelmiş geçmiş en kötü su kriziyle mi yüzleşiyor?

Bu ayın başlarından Hindistan’ın Anayasa Mahkemesi Karnataka’nın 20 Eylül’e kadar Cauvery Nehri’nden Tamil Nadu’ya 12000 ft3/sn debide su vermesi kararı aldı. Her iki bölge de sulama için bu suya acil olarak ihtiyaçlarını olduğunu söylüyor ve buna ulaşma konusundaki tartışmalar on yıllardır şiddetle devam etmektedir.

Karnataka, Cauvery'deki su seviyesinin verimsiz yağışlar yüzünden azaldığını söylüyor./AFP

Hindistan’ın Su Savaşı
  • Cauvery Nehri Karnataka’dan doğar ve Bengal Körfezi’ne katılmadan önce Tamil Nadu boyunca akar.
  • Karnataka  da Tamil Nadu da bölgelerindeki milyonlarca çiftçi için suya ihtiyaçları olduğunu öne sürmektedir.
  • Cauvery nehir suyu davası 1990 yılında iki bölge arasındaki anlaşmazlıkların ardından açılmıştır.
  • Yüzyıllık tartışmaya bir çözüm bulabilmek için düzinelerce toplantı yapılmıştır.
  • 2007’de, mahkeme Tamil Nadu Bölgesi’nin 419 milyon ft3/yıl, Karnataka’nın ise yalnızca 270 milyon ft3/yıl su almasına karar vermişti.
  • Karnataka Cauvery Nehri’ndeki su seviyesinin verimsiz yağışlar nedeniyle azaldığını (bölgedeki 3598 sulama deposunun %42’si kuru) ve bu sebeple sularını Tamil Nadu ile paylaşmalarının mümkün olmadığını söylüyor.
  • Anayasa Mahkemesi 2 Eylül’de Karnataka’ya “Yaşa ve yaşamasına izin ver” dedi ve bu açıklama durumu biraz yumuşatarak Tamil Nadu’ya 5 gün boyunca her gün 10,000ft3/sn debide su verilmesi önerisinde bulunuldu.
  • 5 Eylül’de ise üst mahkeme Karnataka’ya 10 gün boyunca 15000 ft3/sn debide su verilmesi emrini verdi. Bu karar daha sonrasında 20 Eylül’e kadar 12000 ft3/sn olarak değiştirildi.
  • Bu da Cauvery Havzası’nda şu an kullanılabilir durumda olan suyun neredeyse çeyreğinin Tamil Nadu’ya akıtılması demektir.
Kaynak: EPA
Bangalore’da Tamil Nadu civarında ateşe verilen bir kamyon/AFP
Tamil Nadu sulama için suya şiddetle ihtiyaç duyduklarını söylüyor. Kuraklık çeken Karnataka nehir suyunun büyük bir kısmına Bangalore’daki içme suyu kaynakları için ihtiyaç duyulduğunu ve diğer bazı şehirlerde sulama için çok fazla suyun kalmadığını öne sürmektedir.

Yükselen Tansiyon

Yüksek mahkemenin kararı ile hayal kırıklığına uğrayan Karnataka halk ayağa kalktı.

Bangalore ‘un merkez şehri en kötü etkilenen: teknoloji merkezindeki şiddet olayları birçok ofis ve toplu taşıma sistemlerini kapatmaya zorladı. Polis halk toplanmalarını yasaklayarak ve 15000’den fazla polis memurunu şehrin bir ucundan bir ucuna dağıtarak sıkı yönetim ilan etti.

Pazartesi akşamı protestoculardan biri polisin ateş açması sonucu hayatını kaybetti. Tamil Nadu plaka numarasına sahip otobüs ve  kamyonlara saldırıldı ve ateşe verildi. Okullar, üniversiteler erken kapatılıyor ve birçok işyeri kapalı.

Bir grup gösterici Cuma günü düzenlenen grevi destekleyen Kanada film starlarıyla Facebook üzerinden alay eden bir mühendislik öğrencisine saldırdı ve özür dilemeye zorladı.

Sınır ötesinde, Tamil Nadu Chennai’de ise Karnataka plakalı bir aracın sahibi dövülüp “Cauvery Tamil Nadu’ya aittir” demeye zorlanırken, sahibi Karnataka’lı olan ünlü bir restorana Molotof kokteylleri yağdırıldı.

Bangalore’da günlük yaşam altüst oldu/ EPA
Bangalore şehrinde protesto gösterileri yasaklandı/EPA

Son şiddet olayları Bangalore’da 1991 yılında aynı meseleden dolayı gerçekleşen anti-Tamil ayaklanmalarını akıllara getiriyor.

Sonraları, onları hedef alan şiddet ve kundaklama olaylarının ardından 200,000 Tamil’in şehirden ayrıldığı bildirilmişti.

2013’te bu nehir suyu paylaşım sorununun çözülmesi için her iki bölgeden de temsilcilerin bulunduğu bir panel düzenlenmişti.

Fakat hükümetler birbiri ardına ayak dirediler ve her iki lider de krizin çözülmesi için diğerine elini uzatmadı. 



Haberin orijinaline göz atmak için tıklayınız: http://www.bbc.com/news/world-asia-india-37346570

TR Çeviri: dunyaninyesili.blogspot.com.tr
Devamını Oku »

Dünyanın Yeşili'ne Hoşgeldiniz!

Merhabalar efendim!

Bendeniz yeşili seven, maviye aşık, nükleere karşı bir doğasever! Bu nacizane blogumda sizlerle gerek Türkiye gerek diğer ülkelerle ilgili -sağlam kaynaklı- çevre haberlerini çevirip paylaşmaya çalışacağım.

Sizlerin de bildiği gibi o bitmek bilmeyecekmiş gibi görünen doğal kaynaklarımız gitgide azalıyor ve dünya her geçen yıl daha da ısınıyor. Özellikle gelişmiş ülkeler "yenilenemeyen" kaynaklarını tükettiği yetmezmiş gibi "Parası neyse veririm!" mantığıyla milyar dolarlar harcayarak çok daha derinlerdeki petrolleri çıkarıp, çook daha derinlerdeki sulara ulaşmaya devam etti-yıllardır-. Ancak ne yazık ki artan nüfusun, büyüyen ekonominin yanında yıllardır göz ardı edilip durulan bir konu vardı. Bu konunun başrolü olan Doğa çıkarılan petrolü, hunharca harcanan yer altı sularının hesabını sormaya başlamıştı artık. Küresel ısınmadan kaçılamayacağını, doğal kaynakların sonsuz olmadığını hissettirmeye başladı bu doymak bilmeyen dünya ülkelerine. Böylece son yıllarda "yenilenebilir enerji", "temiz üretim", "yeşil devrim" gibi terimler türemeye başladı. Evet. 21. Yüzyılda...

Uzun lafın kısası Dünya'dan başka bize yaşamamız için her koşulu sunan bir gezegen daha yok. Bize karşı fazlasıyla cömert davranan bu gezegeni bizden sonraki nesiller için yaşanabilir bir yer olarak bırakmak istiyorsak kolları sıvamalı ve önlem almaya, çözüm bulmaya kendimizden yakın çevremizden başlamalıyız. Görüşmek üzere!



Devamını Oku »